Kapsayıcı Eğitim Nedir?

Campusonline Blog February 2019

İnsanlar arasındaki ayrım henüz küçük yaştayken çocukların cinsiyetlerine, gelir durumlarına, etnik kökenlerine, konuştukların dillere ya da inandıkları dinlere, engel durumlarına ya da bambaşka sebeplere bağlı olarak başlıyor. Bu ayrım, günümüzde maalesef ki her çocuğun eşit eğitim alma imkanına, sosyal ve kültürel aktivitelere katılım sağlama olanağına sahip olmasının önüne geçiyor. Ancak bu durumu engelleyerek her çocuğa eşit imkanlar sağlamayı hedefleyen bir yaklaşım var: Kapsayıcı eğitim

Gelin hep beraber bu kapsayıcı eğitim nedir bir inceleyelim!

Kapsayıcı eğitimin ilk olarak gündeme gelişi, özel eğitime gereksinim duyan ve/veya engelli öğrencileri normal eğitim süreçlerine dahil etme amacıyla gerçekleşmiştir.

Zamanla bu kavramın kapsamı, dezavantaja sahip tüm grupları (engelliler, düşük gelirliler, azınlıklar, kız çocukları vb.) içine alacak şekilde genişlemiştir. Günümüzde kullanılan anlamıyla kapsayıcı eğitim, eğitim olanakları, sosyal ve kültürel aktiviteler gibi çeşitli fırsatlara aynı derecede ulaşım sağlayamayan tüm çocukları kapsamaktadır.

Kapsayıcı eğitimin UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından tanımı ise şu şekilde yapılmıştır:

Kapsayıcı eğitim; öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme sürecidir. UNESCO’ya göre bu süreç, devletin öğrenme yaşındaki tüm çocukları kapsayacak şekilde eğitim stratejileri hazırlamasını, uygulamasını ve bu stratejilerin etkili olup olmadığını incelemesini içeriyor. Devlet, bu stratejiler sayesinde tüm çocuklara eğitim vermek için uygun koşulları yaratmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.

UNESCO, kapsayıcı eğitim yaklaşımını 3 farklı temelde açıklamaktadır:

  • Eğitimsel gerekçe: Kapsayıcı okullar, öğrencilerin bireysel özelliklerini ve tüm öğrencilerin yararlarını göz önünde bulundurarak öğretim programları geliştirmelidir. Eğitimde standardizasyon yerine öğrencilerin ihtiyaçlarına ve bireysel öğrenme performanslarına göre çeşitlendirilmiş bir yaklaşım tercih edildiğinde tüm öğrencilerin öğrenme süreçlerinden yarar sağlaması daha yüksek bir olasılıkla gerçekleşecektir.
  • Sosyal gerekçe: Kapsayıcı okullar, daha adil bir toplum yapısı için bir tutum ve değişikliği yaratmak suretiyle temel oluşturacaktır.
  • Ekonomik gerekçe: Kapsayıcı okullar, tüm öğrencilere bir arada eğitim vermeleri sebebiyle farklı öğrenci toplulukları için farklı tür okulların bulunduğu bir eğitim sistemine göre daha düşük maliyetli olacaktır.

Kapsayıcı eğitime göre öğrenciler, tercih ettikleri okullarda kendi yaşıtlarıyla birlikte eğitim almalı ve okul hayatının tüm süreçlerine tam anlamıyla katılım sağlamalıdır.

Buna göre eğitim politikaları, öğrenme ortamları, okul kültürü, öğretim programları ve uygulamaları öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve farklılıklarına hitap edebilecek şekilde düzenlenmelidir. Bu yaklaşıma göre, eğer öğrenciler kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak uygun olanaklara kavuşurlarsa kendilerine konulan hedeflere ulaşabilirler.

Öğrenciler okullara değil, okullar öğrencilere uyum sağlamalıdır.

Okullar, öğrencilerin sosyal, kültürel, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına uyum sağlamalıdır. Bu konuda odak nokta, tüm öğrencilerin beraber eğitim alabilmeleri için okulların fiziksel ortamlarının ve eğitim programlarının nasıl düzenlenmeleri gerektiğidir. Çünkü kapsayıcı eğitim yaklaşımına göre öğrencilerin farklılıkları problem değil, eğitimi ve eğitim ortamını zenginleştirmek için büyük bir fırsattır. Yani kapsayıcı eğitim, öğrenciler arasındaki farklılıkları destekleyen yenilikçi bir harekettir. Bu sebeple kapsayıcı eğitim sadece teknik ve kurumsal değişimi değil, aynı zamanda felsefik değişimi de gerektirmektedir.

Şimdi biraz da bu konuyla ilgili olarak ayrımcılık kavramına bir bakalım.

Doğrudan ve dolaylı ayrımcılık olarak iki ayrı kategori altında inceleyebileceğimiz ayrımcılık, toplum içinde bazı kişi ve/veya kişilere, haksız bir şekilde başkalarından farklı olarak davranılmasıdır.

Doğrudan ayrımcılığa uğrayan kişiler; açık bir şekilde cinsiyetleri, inançları, etnik kökenleri gibi faktörler dolayısıyla hakaret edilmekten, dalga geçilmekten tutun da nefret söylemlerine ve şiddete maruz kalmaya kadar birçok farklı şekilde haksız muamelelere tabii tutulurlar.

Eğitimde ayrımcılığa ise gelir düzeyi ya da fiziksel engeli sebebiyle dışlanan, arkadaş gruplarına kabul edilmeyen bir öğrencinin durumunu örnek olarak verebiliriz.

Dolaylı ayrımcılığa baktığımızda ise ortada doğrudan olumsuz bir tutum veya davranış görünmese de bazı kişi veya kişileri imalarla, fark edilmesi güç bir şekilde ayrımcılığa maruz bırakan tavırlar olduğunu görüyoruz. Bu ayrımcılık türünün en belirgin örneği yok saymadır.

Sınıfta öğretmen soru sorduğunda, soruyu cevaplamak için elini kaldıran öğrencilerden notları düşük olanlara öğretmenin pek söz hakkı tanımaması dolaylı ayrımcılığın örneklerinden biri olarak düşünülebilir.

Şimdi de ayrımcılığa neden olan faktörleri tek tek inceleyelim.

  • Etnik Köken: Öğrencilerin farklı ırk, renk veya etnik kökenleriyle ilişkili olabilecek diğer durumlar nedeniyle olumsuz davranışlara maruz kalmalarıdır.
    Okullarda farklı etnik kökenlerden olan öğrencilere yönelik aşağılamalar ve dışlamalar ile kalıplaşmış ırkçı bir dil kullanımı, etnik köken kaynaklı ayrımcılığın örneklerinden bazılarıdır.
  • Dini inanç: Öğrencilerin dinleri, mezhepleri, ibadetleri ve dini yaşayış biçimleriyle ilgili olarak ayrımcılığa maruz bırakılmalarıdır.
    Öğretmenlerin, kendisinden farklı dinlere inanan öğrencilerine karşı olumsuz tavırlar takınmaları, dini inanç kökenli ayrımcılığın bir örneğidir.
  • Cinsiyet ve cinsel yönelim: Öğrencilerin cinsiyetleri ya da cinsel yönelimleri sebebiyle öğretmenler ve/veya öğrenciler tarafından olumsuz tavır ve davranışlara maruz bırakılmalarıdır.
    Ders kitaplarında cinsiyetçi tutumların yer alması (toplumsal cinsiyet rolleri gibi) ve kız çocuklarının erken yaşta okuldan alınmaları cinsiyet temelli ayrımcılığa örnek olarak verilebilir.
  • Sosyoekonomik düzey: Öğrencilerin sınıftakilerden ve/veya okuldakilerden farklı bir sosyoekonomik düzeyde olmalarından dolayı başkaları tarafından ayrımcılığa maruz bırakılmalarıdır.
    Bir öğrencinin, düşük gelirli olması sebebiyle arkadaşları tarafından dışlanması, bu faktörden kaynaklı ayrımcılığın bir örneğidir.
  • Engellilik veya özel gereksinimler: Öğrencinin, doğuştan, doğum sırasında veya sonradan meydana gelen fiziksel veya zihinsel olarak ortaya çıkan birtakım özel durumlarından dolayı ayrımcılığa uğramasıdır.
    Sınıftaki kaynaştırma öğrencilerini ihmal etme, onları dışlama gibi tavırlar bu öğrencilerin maruz kaldığı ayrımcılıklardan bazılarıdır.

Genel olarak baktığımızda gerek doğrudan gerek dolaylı ayrımcılık olsun, bu iki tür de kapsayıcı eğitimin tüm öğrencilere eşit imkanlar sunma amacının önündeki büyük engellerden bazılarıdır ve bu amaca hizmet edebilmek için ayrımcılıkla ilgili olarak da mücadele vermek gerekmektedir.

Sonuç olarak, kapsayıcı eğitim tüm öğrencilerin, onların ırklarına, dinlerine, cinsiyetlerine, engel durumlarına, gelir düzeylerine veya başka faktörlere bakılmaksızın eşit imkanlara sahip olmasını hedefler ve eğitim stratejilerinin bunu sağlamaya yönelik şekilde düzenlenmesini bekler. Eğitimin ve eğitim ortamının zenginleştirilmesi adına öğrencilerin farklılıkları oldukça değerlidir ve bu farklılıklara hitap edebilecek şekilde öğretim programları geliştirilmelidir. Eğitimsel, sosyal ve ekonomik gerekçelere bakıldığında kapsayıcı eğitimin birçok fayda ortaya koyduğu görülebilmektedir. Bu faydalara ulaşabilmek için de kapsayıcı eğitimin önündeki büyük bir engel olan ayrımcılıkla mücadele edilmelidir.

Paylaş:

Yorumlar (0)

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış.

bu içerikleri beğeneceğinizi düşünüyoruz

Campus Online Kariyer Rehberi

CampusOnline

Daha fazla benzer içerikten haberdar olmak için abone olun

Size özel bir deneyim sunmak için yasal düzenlemelere uygun çerezler(cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgiye Gizlilik ve Çerez Politikası sayfamızdan erişebilirsiniz.