Kariyer Yolculuklarının Henüz Başında Olan Yeni Mezunlar için Altın Niteliğinde Tavsiyeler Serisi: Bölüm 1

Campusonline Blog February 2019

Yeni mezun arkadaşlar, sizlerle konuşmak istediğimiz bazı konular var. Okulunuzdan mezun olup diplomanızı elinize almanızın üzerinden çok da fazla bir zaman geçmedi. Mezuniyetinizden sonra belki birçok işe başvurdunuz, belki birçok görüşmeye katıldınız ve uzun bir süre size uygun olan işi aradınız, belki de kısa bir süre içerisinde aradığınız işi buldunuz ve çalışmaya başladınız. Ancak henüz deneyiminizin olmaması sebebiyle muhtemelen iş yerinde nasıl davranacağınız ve işlerinizi nasıl yürüteceğiniz hakkında aklınızda bazı soru işaretleri var. Biz de bu düşünceden yola çıkarak kariyer yolculuğunuzda size rehberlik etmeye karar verdik. Haydi, yazı dizimizin ilk içeriğini hemen okumaya başlayın!

Öncelikle size vermek istediğimiz ilk tavsiye, iletişimin sadece ‘sözlü’ olarak gerçekleşmediğinin farkında olmanız yönünde.

Günümüzde iletişimin ne kadar kritik bir konu olduğunun artık herkes farkında, bu yüzden uzun uzun iletişim önemlidir ya da insanlarla konuşurken kibar olun demeyeceğim. Kibar bir dille konuşmak, ofise girdiğinizde insanlara selam vermek, biri size yardımcı olduğunda teşekkür etmek ya da bir hata yapınca özür dilemek işin kolay yönü. Peki iletişimin sadece sözlerden ibaret olmadığının ne kadar bilincindesiniz? Kibar sözlerinize beden diliniz de eşlik ediyor mu? Biriyle iletişim kurarken jestlerinize, mimiklerinize dikkat ediyor musunuz?

Konuştuğunuz dille beden dilinin aynı şeyleri anlatmaları, uyumlu olmaları çok önemli. Biri size bir şeyler anlatırken güzelce dinliyor gibi görünmeye çalıştığınız halde ayaklarınızın uçlarının karşınızdaki kişiye değil de başka bir tarafa bakıyor olması, vermeye çalıştığınız bu izlenimi ortadan kaldıracak, karşınızdaki kişiye, “Konuşmanı dinlemek istemiyorum, bir an önce gitmek istiyorum.” mesajı verecektir. Başka bir örneği düşünecek olursak, yaptığınız bir iş beğenilmediğinde, “Geri bildirim için teşekkür ederim, bir dahaki sefere bunlara dikkat edeceğim.” demenize rağmen surat asmanız, öfkeli bir ifade takınmanız ya da ağlamaklı olmanız eleştiriyi kaldıramadığınızı, hatta olgun biri olmadığınızı düşündürtecektir. Az önce de söylediğim gibi sözlerinizle beden diliniz aynı şeyleri anlatmalı.

Yine de dikkat etmeniz gereken bir nokta daha var: İletişim sadece sözlerden oluşmuyor dedik ama olay beden diliyle de sınırlı kalmıyor. Giyiminiz kuşamınız, saçlarınızın/ sakallarınızın düzgün ya da dağınık olması, kısacası özenli olup olmamanız da kurduğunuz iletişimin birer parçası. İş yerinize her gün dağınık saçlarla gittiğinizi düşünün. İşinizi çok seviyor ve önemsiyor olsaydınız bile çalışma arkadaşlarınız da böyle düşünürler miydi? Bu sorunun cevabını çok iyi biliyorsunuz.

İşin püf noktası şu: Sizinle ilgili olan her şeyin bir iletişimi vardır. Kurduğunuz cümleler, ses tonunuz, yüz ifadeniz, ütüsüz gömleklerle işe gitmeniz, çalışma masanızı dağınık bırakmanız, kağıt atıklarınızı geri dönüşüm yerine çöpe atmanız, her şey sizin hakkınızda bir şeyler söyler. Bu yüzden nasıl biri olduğunuz ve nasıl bir izlenim bırakmak istediğiniz üzerine güzelce düşünün ve ona göre bir iletişim geliştirin.

Diğer önemli tavsiyemiz ise şu: Kendinizi geliştirmeye hevesli olun!

Daha yeni mezun oldunuz, büyük ihtimalle genç ve enerjiksiniz; hayatlarınızın belki de en verimli dönemine geçiş yaptınız. Benim size tavsiyem, bu dönemi olabildiğince üretken ve dolu dolu geçirmeniz yönünde. Okulunuzu daha yeni bitirdiğiniz için belki biraz rahat etmek, defter kitaptan uzak durmak istiyorsunuzdur ama unutmayın, eğitim artık okul hayatıyla sınırlı bir kavram değil. Hatta artık iş hayatına atıldığınız için eğitime, kendinizi geliştirmeye daha çok ihtiyacınız var. Çünkü sizin de bildiğiniz gibi iş dünyası, çalışanları sürekli olarak rekabete, bu sayede de gelişmeye zorluyor. Siz de bu dünyaya ayak uydurun!

Yöneticiniz bazı işletme fonksiyonlarını ‘outsource’ edip etmeme konusundaki fikrinizi merak ediyor ama siz outsource ne demek bilmiyor musunuz? Çekinmeyin, sorun! Atalarımızın da söylediği gibi; bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Siz de bilmediğiniz bir şeyler olduğunu gördüğünüzde çalışma arkadaşlarınıza, yöneticinize sorun, internetten faydalanıp online araştırma yapın, kurslara yazılın, konuyla ilgili kitap okuyun. Çok şanslısınız ki öğrenebileceğiniz, kendinizi geliştirebileceğiniz birçok yöntem var, bu şanstan yararlanın.

Yeni bilgiler edinerek kendinize bir şeyler katmak için gerekli iç motivasyonu sağladıktan sonra ise başkalarının heves kırmaya yönelik sözlerine aldırış etmeyin! “Ben de mezun olduğumda senin gibiydim, yeni mezun hevesi bunlar zamanla geçer.” diyenler çıkabilir karşınıza. Siz böyle sözlere takılmayın. Şunu düşünün: Bu cümleyi kuran kişi nasıl biri? Evden işe, işten eve şeklinde bir yaşam mı sürüyor? İşe gelip de bir an önce işlerini bitirip rahat etse diye mi bakıyor? Kendini geliştirmeyi uzun zaman önce bırakmış mı? Çalıştığı iş yerini, mesleğini sevmiyor mu? Şu anda hiç tanımasam da karşınızdaki kişiyi güzelce anlattığımı düşünüyorum. Siz de böyle düşünüyorsanız kendinize bir de şunu sorun: “Ben ileride böyle biri mi olmak istiyorum?” Eğer cevabınız hayırsa, karşınızdaki kişinin bir zamanlarki hali ile aynı noktada olduğunuzu fark edin, ama siz başka bir yol seçin.

Öğrenin, öğrenin ve öğrenin!

Şimdi de çok çok önemli bir konuya değineceğiz: Sosyal medya kullanımına!

Günümüzde hemen herkesin en az bir sosyal ağ platformunda hesabı bulunuyor ve bu sayı, kişilerin bu tür mecralarda vakit geçirmeyi sevmesiyle birlikte artıyor. Merak etmeyin, bugün sizlere işteyken sosyal medyada zaman harcamayın demeyeceğiz ya da sosyal medya aslında insanları asosyalleştiriyor mu gibi konulardan bahsetmeyeceğiz. Bunlar başka bir günün sorunları. Biz bugün, sosyal medya hesapları bulunan yeni mezunlara hitaben, “Çalışma arkadaşlarınızla takipleşirken dikkatli olun!” diyeceğiz. Neden mi? Gelin anlatalım.

Sosyal medya kullanıcılarının, hayatlarının büyük bir kısmını takipçileriyle rahatça paylaştıkları bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlar yediklerini içtiklerini, tatile gittikleri yerleri, alışverişlerini, aşklarını, sorunlarını neredeyse her şeyi sosyal medyada paylaşır oldular. Öğrenciyken belki bu çok da büyük bir problem değildi, en azından bu konunun tartışmaya açık olduğunu söyleyebiliriz. Ancak çalışma hayatına atıldıktan sonra da bu şekilde paylaşım yapmaya devam etmek ne kadar doğru?

Diyelim ki bir Instagram hesabınız var ve o hesapta nasıl bir ruh hali içinde olduğunuzu hikayelerinizde paylaşmayı çok seviyorsunuz. Güzel bir işi başardıktan sonra, "İşimi çok seviyorum, herkes sevdiği işi yapmalı" temalı bir paylaşımda hiçbir sakınca yok ancak bir iş arkadaşınızla sorun yaşayıp tartıştığınızda, "Ofiste gerginlik" yazarak surat astığınız bir fotoğrafınızı paylaşmanız hiç de hoş olmayacaktır. Bu kişiyle takipleşmiyor olsanız bile başka bir çalışma arkadaşınızın bu paylaşımı ona göstermeyeceğinin bir garantisi elbette yok. Kaldı ki tartıştığınız kişinin böyle bir paylaşım yaptığınızdan hiçbir şekilde haberi olmayacaksa bile bunun olgun bir davranış olmadığını kabul etmelisiniz.

İş yerinde yaşadığınız sorunları sosyal medyaya taşımanın hoş bir davranış olmadığı konusunda hemfikirsek diğer konuya geçelim: Özel hayat! Kendinizle alakalı birçok şeyi sosyal medyada gözler önüne seriyor ve bunu seviyor olabilirsiniz. (Kesinlikle yargılamıyoruz, herkes nasıl mutluysa o şekilde yaşamalı.) Bu paylaşımları arkadaşlarınızın görmesinde bir sakınca olduğunu düşünmüyor olabilirsiniz. Ama unutmayın ki okul arkadaşlarınız veya mahalleden arkadaşlarınızla iş arkadaşlarınız aynı kategoriye girmiyorlar. İlkokul arkadaşınız sizin farklı akımlara ayak uydurarak yaptığınız ilginç paylaşımlara gülüp geçebilir, belki sizinle bu konuda şakalaşarak eğlenebilir ama aynı rahatlığı iş arkadaşlarınızdan da beklemeyin. Yoksa ertesi gün ofisteki herkesin arkanızdan fısıldaşarak konuştuklarını fark edebilirsiniz!

Tabi ki sosyal medyada iş arkadaşlarınızla takipleştiğinizde bu durum kesinlikle olumsuz sonuçlara sebep olacak diye bir şey yok. İş arkadaşlarınızla aranızdaki iletişime göre nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini en iyi siz bilirsiniz, biz sadece dikkatli olmanız gerektiği konusunda sizi uyarmak istedik.

Şimdilik içeriğimizi burada noktalıyoruz, ancak en kısa zamanda tecrübelerimizi sizinle paylaşmaya devam edeceğiz.

Yazı dizimizin devamı için beklemede kalın!

Paylaş:

Yorumlar (0)

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış.

bu içerikleri beğeneceğinizi düşünüyoruz

Campus Online Kariyer Rehberi

CampusOnline

Daha fazla benzer içerikten haberdar olmak için abone olun

Size özel bir deneyim sunmak için yasal düzenlemelere uygun çerezler(cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgiye Gizlilik ve Çerez Politikası sayfamızdan erişebilirsiniz.