Geçen hafta, “Yeni mezun arkadaşlar, sizlerle konuşmak istediğimiz bazı konular var.” deyip tecrübelerimizin bir kısmını sizinle paylaşmıştık. Bu hafta da söz verdiğimiz gibi içeriğimizin devamını hazırlayarak size kariyer yolculuğunuzda rehber olmaya devam etmek istedik. İyi okumalar!
Kariyer hedefleriniz konusunda esnek olun.
Belki mezun olmadan önce, belki de mezun olduktan sonra kendinize kariyeriniz konusunda bazı hedefler koydunuz. Hangi sektörde, hangi departmanda çalışmak istediğinizi hatta bundan yıllar sonra hangi noktada olmanız gerektiğini belirlediniz ve bu hedefler doğrultusunda kendinize yatırım yapıyorsunuz. Ama bu planları yaparken göz önünde bulundurmanız gereken bir şey var ki o da işlerin her zaman planladığımız gibi gitmeyeceğidir. Esnek olmanın önemi bu noktada karşımıza çıkıyor.
Diyelim ki reklamcılık alanına ilginiz var ve bir gün kendi hazırladığınız reklamı televizyon kanallarında görmeyi çok istiyorsunuz. Kendinize böyle bir hedef koyduğunuzda, buradan günümüz trendlerini pek de iyi bir şekilde takip edemediğiniz fikrine ulaşabiliriz. Dijital dünyanın hayatlarımızda gittikçe daha fazla yer kaplamaya başlamasıyla birçok sektör bu durumdan etkilendi ve kartlar yeniden dağıtılmaya başlandı. Olaya reklamcılık sektörü açısından bakacak olursak, dijital reklamcılığın hedef kitleye daha kolay ve doğru bir şekilde ulaşabilmesi ile maliyetlerinin daha düşük olması alışılageldik reklamcılık anlayışını sürdüren firmaları zora sokuyor ve dolayısıyla sektör dijitale doğru kayıyor. Bu sebeple böyle bir hedef koyduysanız sektörü doğru okumanız ve ona göre amaçlarınız doğrultusunda esnek davranarak yeni planlar oluşturmanız gerekir. Bu örneğe göre televizyon reklamcılığından ziyade sosyal medya reklamcılığına yönelmek sizin için daha uygun bir hedef olabilir.
Başka bir örnek üzerinden gidecek olursak, diyelim ki üniversitedeyken finans alanında çalışmak istiyordunuz ve bir firmada finans departmanında çalışmaya başladınız. Ama bir sorun var: Çalışırken çok sıkılıyorsunuz. Bu işin size göre olmadığını ve satış departmanında çalışsanız daha çok keyif alacağınızı fark ettiniz. Böyle bir durumda finans konusunda diretmeyin ve esnek davranmayı seçin. İmkanınız varsa satış departmanına geçmenin bir yolunu bulun veya başka bir firmada iş bakmaya başlayın. Günün 8 saatini sevmediğiniz bir işle uğraşırken geçirmeyi istemezsiniz.
Bu kadar hızlı değişen bir dünyada çevresel faktörlerin ve hatta sizin de sürekli değişmekte olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın. Esnek olun ve değişime ayak uydurun.
Çalışırken kısa molalar vermeyi ihmal etmeyin.
İşe yeni başladığınız için dikkatinizi tamamen çalışmaya yoğunlaştırıyor, çok çalışarak insanların gözüne batmamaya çalışıyor; hatta sizin için, “Ne kadar da çalışkan!” demelerini istiyor, bunun uğruna kendinizi yıpratıyor bile olabilirsiniz. Bu, sizi çalışkan biri yapmak yerine aksine verimliliğinizi düşüren, üretkenliğinizi olumsuz yönde etkileyen büyük bir hata olur. Unutmayın, önemli olan ne kadar çalıştığınız değil, ne kadar verimli çalıştığınızdır.
Çalışırken yorulduğunuz fark ettiğinizde kısa molalar vermenin hiçbir sakıncası yok, aksine dinlenmeniz ve zihninizi boşaltmanız açısından oldukça faydalı olacaktır. Yerinizden kalkın, kendinize bir çay ya da kahve koyun, hiçbir şeyi düşünmeden sadece dinlenmenize bakın. Mümkünse balkona ya da dışarıya çıkın, temiz hava alın, kaslarınızı gevşetin. Yerinize dönüp tekrar çalışmaya başladığınızda mola vermeden önceki halinize göre çok daha üretken olduğunuzu fark edeceksiniz.
Tabi siz yine de çok uzun ya da çok sık molalar vermemeye çalışın.
Eleştirilerin moralinizi bozmasına izin vermeyin.
Henüz yeni mezunsunuz, büyük bir ihtimalle pek bir deneyiminiz yok. Dolayısıyla size verilen işleri bazen olması gerektiği gibi tamamlayamıyor ya da işlerinizde birtakım hatalar çıkıyor olabilir. Öncelikle bu durumların normal olduğunu kabullenin ve kendinizi yıpratmak yerine yaptığınız hatalardan ders çıkararak kendinizi geliştirmeye bakın. Ancak bu hatalar sonrasında yöneticilerin eleştirilerine maruz kalmak bazen can sıkıcı olabilir. Çünkü bu eleştiriler yapıcı olabileceği gibi bazen sadece ‘azarlamak’ niyetiyle de yapılabiliyor. Burada önemli olan bu eleştirilere karşı nasıl bir tavır takınacağınız.
Diyelim ki sizden bir rapor hazırlamanız istendi ancak siz bu raporu hazırlarken bazı bilgileri eklemeyi unuttunuz veya raporda yer alması gerektiğini düşünemediniz. Raporu sunduğunuzda yöneticiniz size o bilgileri neden koymadığınızı sordu ve siz de diyelim ki raporda yer alması gereken bir bilgi olmadığını düşündüğünüzü söylediniz. Bunun üzerine yöneticiniz aynı zamanda iyi bir liderse size o bilginin neden raporda yer alması gerektiğini ve bu sayede nasıl bir sonuç çıkarmayı hedeflediklerini anlatacaktır. Bir dahaki sefere daha dikkatli olmanız gerektiğini veya aklınızda bir soru varsa bunu rahatça sorabileceğinizi söyledikten sonra da konuyu kapatacaktır. Bu sayede yaptığınız hatadan ders çıkarmanıza ve yeni şeyler öğrenmenize katkıda bulunmuş olacaktır.
Tabi bu oldukça iyimser bir senaryoydu. Yöneticiniz liderlik özelliklerine sahip biri değilse size olumsuz ve oldukça sert tepkiler de verebilir. Burada önemli olan, karşınızdaki kişinin sizinle kişisel bir problemi olmadığını göz önünde bulundurmanızdır. Başka biri aynı hatayı yapsaydı muhtemelen yine benzer bir tepki verecekti. O yüzden bu konuya çok takılmamak ve yaptığınız hatadan ders çıkararak kendinizi geliştirmiş olmanıza odaklanmak sizin için daha iyi olabilir. Yine de yöneticinizin bu tavrı sizi rahatsız ediyorsa kendisiyle konuşmayı deneyebilirsiniz. Sorun yine çözülmezse insan kaynakları departmanına giderek sorununuzu çözmeye çalışmak da başka bir alternatif olabilir.
Kariyerinize gereğinden fazla odaklanıp hayatınızı yaşamayı unutmayın.
İşinizi çok seviyor, çalıştığınız alanda kariyer yapmak istiyor olabilirsiniz. İşinizle ve iş yerinizle alakalı her şey modunuzu yükseltiyor ve sizi mutlu ediyor da olabilir. Eğer durum bu şekildeyse, sizin adınıza gerçekten çok sevindiğimizi belirtmek isteriz. Ancak sizi bir konuda uyarmak istiyoruz: Hayatınız sadece işten ibaret olmasın. Evden işe, işten eve bir yaşam sürmeyin.
Eğer kendinizi sadece çalışmaya verirseniz, aynı zamanda çok temel bir ihtiyaç olan ‘sosyalleşme’den de kendinizi mahrum bırakıyor olursunuz. Bu sebeple bir noktadan sonra çok bunalacak, motivasyonunuzu kaybedecek, hatta belki de bu bunalmışlığınızın sebebi olarak işinizi göreceksiniz. Hayatımızda birden fazla değişiklik yaşanırken sorunun ne olduğunu anlamak zor olabiliyor. Siz de burada yeni bir işe başlayıp sosyal aktivitelere bir son verdiğinizde, asıl noktayı kaçırıp bir algı yanılması yaşayarak bu konuda yeni işinizi suçlayabilirsiniz. Bu durumda çok sevdiğiniz işiniz, gözünüzde daha farklı bir noktaya taşınabilir.
İş çıkışlarında arkadaşlarınızla oturup birer kahve içmeniz veya haftasonlarını sevdiğiniz aktiviteleri yaparak geçirmeniz iş stresinden uzaklaşmanızı sağlayacağı gibi işinizin başına döndüğünüzde daha verimli çalışmanıza da katkı sağlayacaktır.
Yorumlar (0)
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış.