Eveet, yeni mezun arkadaşlarımıza iş dünyası ile ilgili çeşitli öneriler sunduğumuz yazı dizimizin son bölümüne geldik. Önceki yazılarımızda olduğu gibi bu sefer de tecrübelerimizi sizlerle paylaşarak kariyer gelişiminize katkıda bulunmak ve sizlere bir şeyler katabilmek istedik. İyi okumalar!
Ortamı ve insan ilişkilerini sıkı bir şekilde gözlemleyin.
Yeni bir ortama girdiğimiz zaman insanları ve insan ilişkilerini gözlemlemek, zaten çoğunlukla doğal olarak yaptığımız bir şey. Gözlem yoluyla, ortamda normal kabul edilen veya edilmeyen tutum ve davranışları öğreniyor ve kendimiz de bu doğrultuda davranmaya dikkat ediyoruz. Bu durum, işe yeni başladığınız her durumda da artık yeni mezun olmasanız bile geçerli.
Her firmanın zaman içinde ortaya çıkan, kendine ait bir kültürü vardır. Hatta firma içerisinde farklı birimlerin de benimsediği alt kültürler vardır. Siz de bir iş yerinde çalışmaya başladığınızda işlerin yürütülüş şeklini, insanlar ve pozisyonlar arasındaki ilişkileri ve bir sorun olduğunda bu konuyla ilgili olarak kiminle konuşmak gerektiğini ve o firmanın kültürüne ait daha pek çok şeyi gözlem yoluyla öğrenebileceksiniz. Bu öğrenmeyi gerçekleştirdiğinizde de yavaş yavaş bu kültüre uyum sağlamaya ve çalıştığınız yere aidiyet geliştirmeye başlayabilirsiniz.
İşlerinizi güzel bir şekilde planlayın.
Çalışırken iş tanımınıza dahil olan birden fazla göreviniz olabilir ve bu görevleriniz dolayısıyla sizden istenen farklı işlerin, yine farklı teslim tarihleri olabilir. Bu işlerin hepsini vaktinde ve olması gerektiği gibi tamamlamak, etkili bir zaman yönetimi yapmayı gerektiriyor. Hangi işin yaklaşık ne kadar sürede tamamlanabileceğini gerçekçi bir şekilde düşünün ve buna göre gerekirse kendinize bir zaman çizelgesi hazırlayın ve hazırladığınız bu çizelgeye sıkı bir şekilde uyun.
Birden fazla işi aynı anda yürütmeye aslında üniversite hayatınızdan da aşinasınız. Vize ve final dönemlerinde arka arkaya birçok sınava girmeniz ve her derse hakim olmanız gerekiyordu. Siz de konuları yetiştirebilmek için aldığınız derslere ayırmanız gereken vakti doğru bir şekilde hesaplamaya çalışıyordunuz. Bu hesabı yapamadığınızda veya planladığınız şekilde çalışmadığınızda, sınavlarınızdan düşük not alabiliyor, hatta dersten kalabiliyordunuz.
Üniversitede başarısız olduğunuz dersi ikinci defa alarak bunun telafisini yapabilseniz de iş hayatında böyle bir telafi fırsatı size sunulmayacak. Bu yüzden söylediğimiz gibi bir zaman çizelgesi hazırlayın ve bu çizelgeye uyun.
Gerekli konuları not almayı unutmayın.
Evet arkadaşlar, not tutmak sadece derslerde yapılan ve okul sıralarında bırakmanız gereken bir şey değil. Çalışmaya başladıktan sonra kendinize mutlaka bir not defteri ya da ajanda edinin. Belki sayfalarca not tutmayacaksınız ama, “Söz uçar, yazı kalır.” cümlesini ciddiye alarak yeni öğrendiğiniz bilgileri, işlerin püf noktalarını, teslim tarihlerini, takip etmeniz gereken konuları, kısaca aklınızda kalması gereken her şeyi bir kenara yazın. Bu sayede gerekli noktaları gözden kaçırmazsınız.
Limitlerinizin farkında olun.
Çalışırken yapabileceklerinizin ve yapamayacaklarınızın farkında olmak, size işlerinizi yürütme ve planlama konusunda yardımcı olacaktır. Yeni şeyler öğrenmek, yeni sorumluluklar almak için girişken olmak kendinizi geliştirmenize katkıda bulunacağı gibi yöneticinizin gözüne girmenizi de sağlayacaktır. Ancak burada önemli olan nokta limitlerinizin farkında olmak.
Yapabileceğiniz hiçbir işten, alabileceğiniz hiçbir sorumluluktan geri kalmayın, çünkü yeni mezun olduğunuz için tecrübe kazanmak adına buna ihtiyacınız var; ama yapamayacağınız işleri de yapabilecekmişsiniz gibi davranmayın. Kaldırabileceğinizden daha fazla sorumluluk almak sizi oldukça yıpratacağı gibi yine tamamlayabileceğinizden daha fazla görevi üstlenmek de işlerinizi aksatmanıza neden olacak, bu da hem kendinizi hem bu sorumluluğu size verenleri zor bir durumda bırakacaktır.
Ortada bir sorun varsa bu sorunun kaynağına inin.
Bir sorun ortaya çıktığında hızlı davranıp o problemi akıllıca çözmek büyük bir önem taşıyor. Peki ya sorunun kaynağına inilmez ve sadece ‘sorunu çözme’ noktasına odaklanılırsa? Böyle bir durumda aynı veya benzer problemler ortaya çıkmaya devam edecek, bu da süreçleri yavaşlatacak ve üretkenliği azaltacaktır. Bu nedenle, bir sorunla karşılaştığınızda o sorunu hızlıca çözebilmeniz kadar problemin kaynağını anlamanız da büyük bir önem arz ediyor. Bu sayede aynı hatayla ilgili tekrara düşmezsiniz ve ortaya çıkan sorundan bir şeyler öğrenmiş olursunuz.
Mesela bilgi eksikliğinden mi kaynaklanan bir problem var? Doğrusunu öğrenin. Biriyle ortak bir iş yaparken görev dağılımı konusunda bir yanlış anlaşılma mı oldu? Bir dahakine teyit edin. Gördüğünüz gibi problemin kaynağını anladığınızda kendinizi geliştirmek için yeni bir şeyler öğrenmiş oluyorsunuz.
Yeni mezunlara kariyerleri konusunda rehberlik etmeyi amaçladığımız yazı dizimizin sonuna geldik. Başka yazılarda görüşmek üzere!
Yorumlar (0)
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış.